arsiv
TEP'ten Öğrenmek _Paris
TEP'ten Öğrenmek _Paris
TEP'ten Öğrenmek _Paris
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
TEP'ten Öğrenmek / Paris
Bilge Sayarlıoğlu ile birlikte
TEP'den HATIRLAMAK, PARİS /// şehirde listeler yaparak dolaşmayı pek sevmiyoruz. Bir süredir Paris'teyiz. Daha önce Paris'e 4 günlüğüne gelmiş, şehrin büyüklüğünden, hareketinden çok etkilenmiştim. Bu sefer ise altı ay buradayız. Önceki gelişimde beni büyüklüğüyle etkileyen şehir bu sefer aynı sebepten korkutuyor, kendimi iki ay geçmesine rağmen hala turist gibi hissediyorum. Alışmak istiyorum şehire. Belki de bu yüzden haftasonu bir yerlere gitmeyi bırakmış, mahallede çevresinde sebepsizce dolaşmaya başlamışızdır. Ünlü Paris mezarı Pere Lachaise'e yakın oturuyoruz. gezintimizin sonunu Pere Lachaise'de bitiririz derken karşısında büyük harflerle Tep Menilmontant yazan alanı Fark ediyoruz.
Kapılar kapalı fakat mahallede ilginç bir yer var, kaydet. Tep Menilmontant'ı ilk farkettiğimiz günden sonra alana defalarca gittik. TEP'in Terre Ecologie Popularie açılımını, alanın hikayesini öğrendik.İnternetten alan hakkında edinebildiğimiz bilgileri edindikten sonra Paris'ten gitmeden önce burada emek veren bir kaç kişiyle konuşsak, kaydetsek iyi olur gibi hissediyoruz. Ofiste öğle arasında alanın facebook grubundaki e-mail adresine kendileri ile neden konuşmak istediğimizi anlatan kısa bir mail atiyor, hizlica dönüş aliyoruz. Gün, saat üzerine anlaşıp konuşacağımız gün alana tekrar ve son kez gidiyoruz.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Cevdet Abiden Hatırlamak / İstanbul
Karaköy Gümrük'te bir gece boyunca elimizdeki projeleri tartıştıktan sonra eve doğru yürüyorduk. Tramvay girişine yaklaştığımızda, iki-üç beton İBB saksısının içinde ekili domates, biber ve salatalık dikkatimi çekti. Bitkiler, İSPARK kulübesinden aylandız ağacına gerilen iplerle desteklenmişti. Karaköy’ün göbeğinde, bu kadar zahmetle sebze yetiştiren birini hayal etmek şaşırtıcıydı. "Kim böyle bir şeyle uğraşır?" diye kendi kendimize sorarken, Yapı Kredi binasının önündeki küçük yeşil alan da ilgimizi çekti. Ağaçlar özenle sulanmış, üzerlerinde uyarı levhaları vardı. Birinin burayla düzenli olarak ilgilendiği belliydi. Ertesi gün, ofiste gece çektiğim fotoğrafları göstererek bu minik bahçeyi anlattım. Ancak, anlatırken hikaye bir türlü tamamlanmış gibi gelmiyordu.
Bu küçük detay neden bu kadar ilgimi çekmişti? İş çıkışı, bu sorunun cevabını bulmak için aynı yere gitmeye karar verdim. Birlikte çalıştığım bir arkadaşla alana yaklaştıkça, hikayenin cevapsız kalacağına dair bir endişe oluştu. Ancak tahmin ettiğim gibi olmadı
Orada duran iki kişiye gördüklerimizi ve merakımızı anlattık. Onlardan biri, diğerine dönerek “Anlat Cevdet, senin konuların,” dedi ve yanımızdan uzaklaştı. Böylece, Cevdet Abi ile tanıştık. Cevdet Abi, beton saksılara ektiği sebzeleri, banka binasının önündeki yeşil alana diktiği meyve ağaçlarını ve diğer projelerini anlatmaya başladı.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -